15.12.23
gecelerce uyusam da, her sabah sözleri yapışıyordu bana. odanın içinde asılan, uçuşan, anlamsız kelimeler görünür oluyordu her bir sekteye uğrayan, yeniden başlayan konuşmada. konuşmalarda. konuşmalarca.. uğulduyorlardı kafamın kıyısında. pencere kenarı fırtına uğultusu gibi, kaynayan suyun çağırışı, sızdıran musluğun gece üzeri evi saran yankısı gibi.
iç içe geçmiş dudakların, seslerin ve gözlerin kaynadığı manzaralı bir otobüste yolculuk ediyordum sanki. ayırt etmek güçleşiyor, üst üste geçiyordu hep çehreleri.
o içindekileri dökerken de yüzüm geçmişe dönüktü. bir an için gözlerinde ki ifadeyi kaçırmış(t)ım. öylece durup bakmama rağmen, anlamadığımı sanması olağan değildi. yine de yineledi. yinelemesini istemezdim.
kelimeleri bana yapışıyordu. gözleri(m) kayıyordu, geride kalıyor gibi oluyordum ve o sırada aklıma gelen bir şeyi anlatabilmek, söze dökebilmek için dudaklarımı hemencecik aralamazsam sanki sesim hiç çıkmayacak gibi geliyordu. yüreğim kendini ara sıra belli ediyor, sonra da usulca ritmine sığınıyordu.
gözlerimi örttüğümde, sustuğumda, güldüğümde bile ellerimin arkasında sakladığım yüzümün çarpık ürkekliğini izler gibiydim. başım ellerimin arasında, titremenin geçmesini beklerken her kafamı geri kaldırıp ona baktığımda, o gözleri sanki ilk kez görüyordu(m). tuhaftı. aşınıp yıpranmıştı. yıpranmıştık. katmanlı sancılardan ötürü olsa gerek ki, geçmişe ait olan acıları bile özlemle yâd edebildik. sanıyorum ki ne kadar hızlı yaşadığımızı, yaşlandığımızı ve ne kadar hızlı ölmekte olduğumuzu düşünmekteydik. sonra yine sanıyorum ki bir açık yakaladık hayata dair ki gülümsedik, olağan olmayan bir durum saptamış olmalıyız ki daha da gülebildik.
ama ansızın gözbebeklerin titredi ve alt üst oldu bütün fikirlerim. avutmak zorunda hissettim kendimi. ölmek zorunda hissettim. vakit geceydi sanıyorum, dışarıdaysa şiddetli bir yağmur kalmıştı. her şey sulu bir karanlık içinde kalakaldı, iç(ini) çektin, gözlerime dokundun ve sonra sustun. yoktun ama vardın. hep oldun.
varoluşundan gelen bir inatla belki de, bilemiyorum, belki de inanmıştın bu acılarca var olduğuna ama yine de omuz silktin, o tebessümünü takıştırdın yine dudaklarına ve uzandın avuçlarıma. gözlerimin içine baktın, avunur oldum. o an, yaşamak zorunda hissettim kendimi. doğdum.
Yorumlar
Yorum Gönder