4.12.23
bugün, yine ölü be(de)nleri düşledim. dilimin her
zamankinden daha da kahve bir dokusu olmalı. çağrışımlardan şikayetçi değilim.
değilim dedim bir kere. değilim. burası topu topu dört köşelik bir şehir hem.
biz hangi sokağında karşılaşırız dersin? deprem. 5.1 ...
ve perde kapanıyor.
bir deyiş vardı
yazdım
ama dilime ezber verdirtmeden unutmuşum.
8.12.23
Bilemem.
size nasıl geliyor bilemem…
ama ben;
oradan buradan topladığım fotoğraf karelerine
saatlerce bakmayı,
yağmuru,
ekşi olan elmadan şekerleri,
tarçın kavanozundaki kıvrılmış defne yaprağını,
sağ elimin üzerindeki tek, sol kulağımın üstündeki
ardışık iki beni,
kapıdaki selam verdiğim kahve
tonlarını örtünmüş kediyi,
ilk yudumunun sıcaklığına yetişebildiğim kahveyi,
kuş lisanını,
şiirden bir üslupla yazabilmeyi,
ahenkli bir uyumla dans edercesine yürüyebilmeyi,
gün batımlarını biriktirmeyi ve huzur kuşanıp hüzünlenebilmeyi,
gün doğumlarını gözleyebilmeyi ve umut edebilmeyi,
hatırlamayı,
izleyebilmeyi,
susabilmeyi,
sarılmayı,
sarılabilmeyi,
ellerimin soğukluğunu ve ısıtabilmeyi,
gözlerimin pususunu ve ağlayabilmeyi,
kalbimin ekşiliğini ve sevebilmeyi,
hatta ve hatta
birilerinin birileri olmayı,
biri için biri olabilmeyi
insanlarımın olabilmesini,
insanlarım
diyebilmeyi
...
pek bi sevdim.
Yorumlar
Yorum Gönder